27 Şubat 2012 Pazartesi

İngilizce'de Sıfatlar ve Zarflar


Sıfat ve zarflar konusu birbirleriyle ilişkili olduğu için beraber verilecektir. Bu iki grubun inglizce’de nerelerde kullanıldıklarını bilmek gerekir. Önce sıfatlardan başlayalım
İngilizce'de Sıfatlar ve Zarflar. English ADJECTIVES AND ADVERBS. Dersi Dersleri. Nedir Nasıl Yapılır Kullanılır Kullanımı Kullanılışı. Örnekleri Örnek Cümleler.
ADJECTIVES
Inglizce’de sıfatlar iki yerde kullanılırlar.
1.) Sıfatlar ismi nitelerler: Sıfat + isim. Türkçe’de olduğu gibi Inglizce’de de sıfatlar isimden önce söylenir. Fransızca gibi bazı dillerde bu kural böyle değildir. Sıfatlar bu kullanımları ile “sıfat tamlaması”nı oluştururlar. Eğer ismin önünde bir artikel varsa sıfat isim ile artikel arasında yazılır.
Student (isim) intelligent student (Sıfat tamlaması) an intelligent student
Sıfat tamlaması bu şekilde oluşur. Ama bazen sıfat olması gereken yerde olmayabilir. Buna bozuk sıfat tamlaması denir. Intelligent a student gibi . bu konuya daha sonra değinilecektir.
2.) Sıfatlar Linking Fiiller Ile Beraber Kullanılırlar: Linking fiillerin sayısı onbeştir. Bunlar ile birlikte sıfatlar kullanıldığı için bunları bilmek gerekir. Temamen ezbere bir konudur. Kolaylık olsun diye bunları gruplara ayırarak ezberleyelim.
Olmak Fiilleri Görünmek Fiilleri Kalmak Fiilleri
Be See Stay
Become look Remain
Sound appear
Böylece sekiz tanesini görmüş olduk. Geriye kalanları da iki grup halinde verelim
Feel: hissetmek
Taste: tadı olmak
Smell: kokusu olmak
Geri kalan dördü “gitmek” fiilleri olup; sıfatlarla beraber “...leşmek” anlamını alırlar.
Go
Get
Grow .....leşmek
Turn
Aralarında bazı nüans farkları vardır. Örneğin “go” olumsuz durumlarda, “turn” kaba ifadelerde kullanılır. Daha sonra değinileceği için şimdilik burada bırakıyoruz.
He looks happy (O mutlu görünüyor.) He looks sad (O üzgün görünüyor.)
Burada sanki sıfat yerina bir zarf kullanılmalı hissi vardır ama “look” bir Linking fiil olduğu için zarf (happly, sadly) değil; sıfat (happy, asd) kullanıyoruz.
He felt terrible. (not terribly) He is very young (O çok gençtir.) gibi
Not: Bunların dışındaki bütün fiillerle bereaber zarf kullanılır.
ADVERBS
Zarfları, ilkin Inglizce’de kullanıldıkları yere ve oluşma şekillerine göre iki ayrı başlıkta ele alacağız. Daha sonra KPDS için özel bazı zarfları ve sıfatlarla birlikte “Comparision” durumlarını inceleyeceğiz.
Zarfları Kullanıldıkları Yerler
Zarflar Inglizce’de üç yerde kullanılırlar. Kullanıldıkları yer % 90 birinci maddeye dahildir
1.) Zarflar Fiiller Ile Kullanılırlar
Bu kullanımda zarf fiili nitelemiş olur.
Please speak slowly (Lütfen yavaş bir şekilde konuşun.)
He passed the exam becouse he had studied hard. (O sınavı geçti. Çünkü sıkı bir şekilde çalışmıştı.)
She speaks English fluently (O Inglizce’yi akıcı bir şekilde konuşur.)
Türkçe’de “bir biçimde, bir şekilde” ifadeleri sıfatlara eklenerek zarflar oluşturulur ve kullanılır. (Zarfların oluşma şekillerini gördüğümüzde bunadeğineceğiz.) Örneği “yavaş” bir sıfattır, “yavaş bir şekilde” dediğimizde artık bu zarf olur. Hatt çoğu zaman Türkçe’de konuşurken “bir şekilde, bir biçimde” ifadelerini atarak zarfları sıfatlara benzeterek aktarırız. Inglizce’de böyle bir dönüşüm yanlış olur. Inglizce’de sıfat olarak aktarılacak ise sıfat; zarf olarak aktarılacak ise zarf söylenir.
2.) Zarflar Sıfatlar Ile Kullanılırlar
Bu kullanımda zarf sıfatı nitelemiş olur.
She speaks English well (O Inglizce’yi iyi konuşur.)
an expensive dress a rather expensive dress
3.) Zarflar Zarflar Ile Kullanılırlar
Bu kullanımda zarf zarfı nitelemiş olur.
He always gets up late. (O daima geç kalkar.)
He always gets up very late. (O daima çok geç kalkar.)
She speaks English fluently. (O Inglizce’yi akıcı bir şekilde konuşur.)
She speaks English fairly fluently. (O Inglizce’yi oldukça akıcı bir şekilde konuşur.)
Fair: adil, doğru
Fairly: oldukça
Zarfların Oluşturulması
Inglizce’de zarfların oluşumunu dört madde altında inceleyeceğiz. Oluşumları % 90 birinci maddeye dahildir.
1.) Sıfatlara “ly” Eklenerek Zarfların Oluşturulması
Bu maddedeki tüm zarflar köken aldıkları sıfatlara eş anlamdadırlar ve çoğunun anlamına “bir şekilde, bir biçimde” eklenerek Türkçe’ye çevrilir.
Extreme: aşırı Extremely: aşırı bir şekilde, son derece
True: dğru, gerçek Truly: doğru bir şekide
Whole: tüm, bütün Wholly: büsbütün, tamamen
Undue: gereksiz Unduely: gereksiz yere, gereksiz bir şekilde
Reluctant: isteksiz Reluctantly: isteksizce, isteksiz bir şekilde
Adequate: uygun, elverişli Adequately: elverişli bir şekilde
Accurate: doğru Accurately: doğru bir şekilde
Adamant: sert Adamantly: sert bir şekilde
Vehement: sert Vehemently: sert bir şekilde, öfkeli
Not: Son ikisi hem sıfat hem de zarf olarak KPDS’de çok sık geçer.
2.) Iyi Sözcükleri
bunların sıfat ve zarfları birbirleri ile ilişkili değildir. Bunların sıfat ve zarfları için ayrı kelimeler oluşturulmuştur.
Good:iyi (sıfat) Well: iyi (zarf)
3.) Sıfat ve Zarfı Aynı Olan Sözcükler
Bunlar için sıfat ve zarf olarak ayrı kelimeler türetilmemiştir. “ly” de almazlar. Cümlede kullanımlarına göre zarf veya sıfat olurlar. Zarf olarak kullanıldıklarında sıfat anlamlarına“bir şekilde, bir biçimde” eklenerek çevirisi yapılır.
Hard: sıkı
Fast: hızlı
Near: yakın
High: yüksek
Enough: yeter, yeterli
Much: çok (sayılamayanlar için)
Little: az, küçük
Late: geç
Early: erken
He has enough money. (Onun yeterli parası var.) enough = sıfat
She doesn’t study enough. (O yeterli bir şekilde çalışmaz.) enough = zarf
late decision. (Geç bir kara r) late = sıfat
He gets up late. (O geç bir şekilde kalkar.) late = zarf
4.) Tunik Maddesi
Bu zarflar, birinci maddedekiler gibi sıfatlara “ly” eklenerek oluştururlar. Ama zarf olduklarında anlamları köken aldıkları sıfatlardan farklı olur. Bu yüzden bunlar birinci madde içinde verilmedi. Bu zarflar KPDS için çok büyük önem arzederler. Köken aldıkları zarflara benzetilip karıştırılacak diye bu zarfları sınavda çok kullanırlar. Bu yüzden iyi çalışılması gereken bir konudur.
Sıfat Zarf
Hard: sıkı Hardly: pek........mez
Scarce: kıt Scarcely: pek........mez
Bare: yalın Barely: pek........mez
Near: yakın Nearly: yaklaşık olarak
Late: geç Lately: son zamanlarda
Fair: adil, doğru Fairly: oldukça
Eventual: olası, muhtemel Eventually: sonuç olarak, sonunda
Consistent: uygun, tutarlı Consistantly: sürekli olarak
Steady: istikrarlı Steadily: sürekli olarak
Constant: sabit Constantly: sürekli olarak
Bu zarflardan özellikle “eventually” ve “hardly, scarcely, barely” grubu KPDS’de çok geçer. Bu grup cümlede bir olumsuzluk oluşturur.
It is a hard question. (Zor bir sorudur.) hard = sıfat
She can hardly work. (O pek çalışmaz.) hardly:zarftır ve cümleye olumsuzluk katar
D.Bakır is very very hot, so anyone can live hardly in there. (D.Bakır çok çok sıcaktır. Bu yüzden kimse orada pek yaşayamaz.)
Sınavda sorulursa “hardly” sorulur. “scarcely ve barely” de parçalarda çok geçer.
Bu dersimizde üç grup özel zarfları ve kullanımlarını göreceğiz. Bu üç grup zarflardan KPDS’de iki soru kesin olarak; bazen de üç soru gelir. Bu yüzden bu grup zarflar ayrı olarak ele alındı.
Too - Enough
Too: çok çok fazla, aşırı
Enough: yeterli
Bun lar da zarf oldukları için zarf kullanımının tüm özelliklerine sahiptirler. Ama sınavdaki boyutu sadece kelime anlamı ile değildir. Belli bir yapıda kullanılırlar. Şimdi bunu görelim
Too
............+ Sıfat biçiminde bir kullanımı vardır. Sınavda bu şekilde sıfatın öncesi boş bırakılarak “too” sorulur. Bu kullanım cümleye olumsuzluk katar.
He is too young to undertake such a job. (O böyle bir işi üstlenemeyecek kadar gençtir.)
Undertake: üstlenmek
Undertaking: teşebbüs
The coffe was too cold to drink. (Kahve içilemeyecek kadar soğuktu.)
Not: Sıfattan sonraki fiilin “full infinitive” şeklindeki kullanımna da dikkat ediniz.
Enough
Sıfat+................ biçiminde bir kullanımı vardır. Sınavda bu şekilde sıfatın sonrası boş bırakılarak “enough” sorulur. Normalde zarflar sıfattan önce kullanılır. sıfattan sonra kullanılan tek zarf “enough”tır.
He is experienced enough to overcome this issue. (O bu meselenin üstesinden gelecek kadar deneyimlidir.)
Not: Enough’tan sonraki fiilin “full infinitive” şeklindeki kullanımına da dikkat ediniz.
This car is too expensive for us to buy. (Bu araba bizim için alınamayacak kadar pahalıdır.)
He is talking too quickly for us to understand. (O anlamayacağımız kadar hızlı konuşuyor.)
An ordinary English should speak clearly enough for aforeigner to understand. (Sıradan bir Inglizin, bir yabancının anlayabileceği kadar açık bir şekilde konuşması gerekir.)
Bir cümlede iki “too”, iki “enough” veya bir “too” bir “enough” bulunabilir.
He is qualified..................... to negotiate such a cricial situation but the goverment is ...............unwilling to send him. (O böyle kritik bir durumu görüşecek kadar niteliklidir ama hükümet onu göndermeyecek kadar isteksizdir.)
Birinci boşluğa Enough , Ikinci boşluğa Too yazılmalıdır.
Ordinary: sıradan
Negotiate: görüşmek
Negotiation: görüşme
Böyle sorularda boşluğun öncesi ve sonrasını çok iyi tahlil etmek gerekir. Ikisinden en fazla “enough” sorulur.
Hardly – Scarcely – Barely
Üçü de aynı anlamdadır. Genellikle soru “hardly”den gelir. Diğer ikisi parçalarda geçer. Her üçü de kullanıldıklarında cümleye olumsuzluk katarlar. Bunların kullanımını iyi öğrenmek gerekir. Ayrıca taq question’larda da karşımıza çıkacaklardır.
He can hardly walk. (O pek yürüyemez.)
Anyone can hardlyever live there. (Kimse pek orada yaşayamaz.)
Hardly ve hardlyever aynı anlamdadır. Birbirlerinin yerine kullanılabilirler.
Since he never studies, he can .........................succeed in the exam. (O hiç çalışmadığı için sınavda pek başarılı olamaz.)
Boşluğa “hardly veya hardlyever” gelmelidir. Bu üç zarfın kullanımı bilinmezse pek çözülebilecek bir soru gibi görünmüyor.
Fairly, Quite, Rather
Her üçü de “oldukça” anlamındadır. Kullanım olarak aralarında küçük nüans farkı vardır. Ikili durumlarda (aptal – zeki, tembel – çalışkan) arzu edilen nitelik için “fairly”; arzu edilmeyen niteli için “rather” kullanılır. sınavda bu ayrıntı sorulmaz.
He is rather stupid, but his sister is fairly clever. (O oldukça aptaldır ama kızkardeşi oldukça zekidir.)
Quıte bir fiili nitelediği zaman “tam, tam olarak” anlamını katar. Sıfat ve zarf ile kullanımında ise “oldukça” anlamı vardır.
I could not quite understand what you said. (Tam olarak ne söylediğinizi anlıyamadım)
Bu konudan soru gelirse “quıte”ın “tam, tam olarak” anlamı ile gelir.
KPDS’nin ilk 24 sorusu gramer sorularıdır. Bunların;
Kelime: 8 tane
Bağlaç: 5 tane
Fiil: 5 tane
Karışık: 6 tane. 2 veya3 tanesi son işlenen zarf konusundandır.

21 Ocak 2012 Cumartesi

Get used to Türkçe videolu konu anlatımı


ÖRNEKLER
  • Mobile phone was a novelty but then people got used to it in time. = Cep telefonu bir yenilikti ama insanlar zamanla ona alıştılar.
  • I am getting used to my new school = Yeni okuluma alışıyorum.
  • This car is bigger but you will get used to it = Bu araba daha büyük ama ona alışacaksın.
Örneklerden de anlaşılabileceği gibi get used to ifadesi bir fiil olarak kullanılır ve alışmakanlamı taşır. Bir kalıp olarak kullanılır ve normal bir fiil gibi çekimlenir. Tüm zamanlarda kullanılabilir. Olumsuz cümle ve sorularda da sıradan bir fiil gibi kullanılabilir.
  • You will have got used to this city by January = Ocak ayı geldiğinde bu şehre alışmış olacaksın.
  • Although it was a comfortable house I didn’t get used to it = Rahat bir evdi ama ben alışamadım.
  • Have you got used to your new office? = Yeni ofisine alışabildin mi?

12 Ocak 2012 Perşembe

Present simple tense


Nedir?
Esasen bizim dilimizdeki geniş zamanın karşılığıdır. Yani her zaman yapılan rutin işleri anlatmak için kullanılır.
I go to bed at ten= saat onda yatarım. I love flowers= çiçekleri severim.
Bir de -yine bizdeki geniş zamanda olduğu gibi- her zaman geçerli olan durumları anlatırken kullanırız.
Water boils at 100 degrees.= Su 100 derecede kaynar.
The sun rises in the east.=Güneş doğudan yükselir.
İSTİSNASI
Ancak birçok fiil bu zamanda şu an anlamı içererek de kullanılır.
I love you- seni seviyorum.Özellikle de non-progressive dediğimiz fiiller şimdiki zaman kalıbı içinde kullanılmadıkları için bunların bulunduğu cümleler geniş zamanda kurulur.Iwant to go home =Eve gitmek istiyorum.
prefer the big one =Büyük olanı tercih ediyorum 
NASIL YAPILIR?
İngilizcede tüm cümlelerde olduğu gibi öğeler özne+fiil+nesne biçiminde sıralanır. 
Her zaman fiilin birinci hali yani yalın hali kullanılır.
Yani tek yapmamız gereken her kelimeyi doğru yere oturtmaktır.


ÖZNE
FİİL
NESNE
 
We
speak
English.
Biz İngilizce konuşuruz
Cats
hate
dogs.
Kediler köpeklerden nefret eder.
My father
beats
your father.
Benim babam senin babanı döver.
YARDIMCI FİİLİ
do, does
Olumlu cümlelerde yardımcı fiil pek kullanılmaz. Sadece vurgu yapılmak istendiği durumlarda nadiren kullanılır.
I do understand =Gerçekten anlıyorum.
3. tekil şahıslar için DOES, diğer şahıslarda DO kullanılır.
OLUMLU, OLUMSUZ, SORU
OLUMLU CÜMLELER
ÖZNEFİİLNESNEDİĞER
 
IspeakEnglish
Ben İngilizce konuşurum.
Shegets up
at seven a.m.
 O, sabah 7'de kalkar.
Welikeflowers
 Biz çiçekleri severiz.
OLUMSUZ CÜMLELER
ÖZNEYAR. FİİLFİİLNESNEDİĞER
 
Idon’tspeakSpanish
Ben İspanyolca konuşmam.
Shedoesn’tget up
late
 O geç kalkmaz.
Wedon’tlikesnakes
 Biz yılanları sevmeyiz.
SORU CÜMLELERİ
SORU KELİMESİYAR. FİİLÖZNEFİİLNESNE
 
Whydoyoulisten torock?
Neden rock musik dinliyorsun?
(mi, mı sorusu için burası boş kalır)DoesshespeakEnglish?
 O İngilizce konuşur mu?

Doyoulikesnakes?
 Yılanları sever misin?
DİKKAT!
Olumlu cümlelerde 3. tekil şahsın özne olduğu durumlarda fiilde –s eki var.
Lisa loves Kazım.

Bu ek olumsuz ve soru cümlelerinde ortadan kalkar. Lütfen yukarıdaki örnekleri inceleyiniz
Kazım doesn't love Lisa.
ZAMAN İFADELERİ
Madem ki geniş zamandır o halde geniş zamanı kapsayan zaman ifadeleriyle birlikte kullanılır.
Usually, always, sometimes, rarely, never, once a week (haftada 1), twice a year (yılda iki kez),
four times a day (günde 4 kez), when I come home (eve geldiğimde).

11 Ocak 2012 Çarşamba

Comperative Adjectives (karşılaştırma)


Adjective -    Comparative


      old       -     older
      cheap   -     cheaper
-------------------------
      big   -   bigger    
      hot   -   hotter
-------------------------
    healthy  -  healthier        ( y > ier)
    happy  -     happier
------------------------
famous     - more famous         ( 2 heceli kelimelerde more ekliyoruz)
expensive- more expensive           more+ adjective
-------------------------
        good-better           
        bad - worse            irregular
        far -  further




* My car is older than your car.
         *benim arabam senin arabandan eski


* Silver is cheaper than gold.
       *altin gümüşten daha pahalıdır.

* İstanbul is bigger than kastamonu
       *istanbul kastamonuda daha büyük







Present Perfect Tense

Present Perfect Tense

have been to Rome 

                        have
                                      +       V3
                        has


(+)  l have been to Rome


(-)   l have been to Rome


(?)  Have you been to Rome?
        #yes,I have/ no, l haven't


(wh-?)  Where have you been(to)?


(wh-?)  Who has been to Rome?




I have been to on Opera (operadayım)



Ihave gone to on Opera ( Hala operadayız)


                                                                                                  *dersten'

CAMBRIDGE GRAMMAR TEST


CAMBRIDGE GRAMMAR TEST
 

TEST - I
ELEMENTARY

 
DİKKAT: Bazı sorular için 1'den çok doğru yanıt verilmektedir.* * *

01. "What colour ............... ?" "It’s red."
A. your car is B. is your car C. are your car
 
02. "I ............... to work by car, but sometimes I walk."
A. go usually B. ’m usually going
C. usually go
 
03. "Why are you under the table? What ............... there?"
A. do you do B. do you C. are you doing
D. you do D. you are doing
 
04. "What kind of car ............... ?"
A. has she got B. does she have
C. she has D. does she has
 
05. "I usually get up early but this morning I ............... at 9.30."
A. getted up
B. get up
C. got up
 
06. "We went to the cinema but we ................ the film."
A. didn’t enjoy B. didn’t enjoyed
C. don’t enjoy D. haven’t enjoyed
 
07. "............... television when I phoned you?"
A. Did you watch
B. Were you watch
C. Were you watching
 
08. "My mother ............... by air."
A. never has travelled B. has never travelled
C. has never travel D. is never travelled
 
09. "Do you know Sarah?" "Yes, ................ a long time."
A. I’m knowing her for B. I know her since
C. I’ve known her since D. I’ve known her for
 
10. "These houses ................ 100 years ago."
A. were building B. are built
C. were built D. are being built
 
11. "I used to play tennis. These days I ................ golf."
A. play B. used to play C. played
 
12. "I ................ at home this evening."
A. ’m going to stay B. stay C. ’m staying
 
13. "‘My bag is very heavy." "I ............... it for you."
A. ’m carrying B. ’ll carry C. carry
 
14. "When I was young I ............... very fast."
A. can run B. could run C. could to run D. might run
 
15. "I ............... walk home last night. There were no buses."
A. needn’t B. must C. had to D. should
 
16. "................. to the cinema?"
A. Would you like going B. Would you like to go
C. Do you like going
 
17. "I don’t like hot weather but Sue ................ ."
A. does B. doesn't like C. likes D. doesn't
 
18. "I was late for work today." "............... ."
A. So was John B. John was too
C. So John was D. So wasn’t John
 
19. "I met Linda’s parents yesterday." "What ............... ?"
A. do they like B. are they like
 
20. "Do you know how ............... ?"
A. do aeroplanes fly
B. fly aeroplanes
C. aeroplanes fly
 
21. "He’s very funny. He makes ............... ."
A. me laugh
B. me laughing
C. me to laugh
 
22. "I went to the shop ............... a newspaper."
A. for buy B. to buy C. for to buy D. buy
 
23. "The sea looks nice. Let’s go ............... ."
A. for a swim B. on a swim
C. to a swim D. swimming
 
24. "Have the children ............... their homework?"
A. made B. making C. doing D. done
 
25. "I went out to meet a friend of ............... ."
A. me B. my C. mine
 
26. "There was ................. interesting programme on television last night."
A. a B. ---- C. an D. the
 
27. "I need ............... about hotels in London."
A. an information B. information C. informations
 
28. "Are there any biscuits?" "Yes there are ................ in the kitchen."
A. some B. any C. something D. none
 
29. "The house is empty. ................ lives there."
A. Somebody B. Anybody C. Nobody D. No-one
 
30. "............... needs friends."
A. Every B. All C. Everybody D. Everything
 
31. "Would you like tea or coffee?" "I don’t want ............... ."
A. either B. neither C. both
 
32. "There was ............... food in the fridge. It was nearly empty."
A. little B. a little C. few D. much
 
33. "You speak ............... ."
A. very good English B. English very well
C. very well English D. English very good
 
34. "Rome is old but Athens is ............... ."
A. more old B. older C. older than
D. older as Rome E. the oldest
 
35. "Is there ............... in your coffee?"
A. enough sugar B. sugar enough
C. too much sugar D. too sugar
 
36. "Did you sell your car?" "No I’ve ............... got it."
A. yet B. still C. already
 
37. "John has been in hospital ............... three days."
A. since B. for C. during D. at D. until
 
38. "There’s somebody ............... the bus stop."
A. at B. on C. in D. to
 
39. "I spoke to Carol ............... the phone last night."
A. at B. through C. by D. on
 
40. "Tina is very bad ............... writing letters."
A. at B. in C. by D. with
 
41. "When I ............... home this evening, I’m going to have a shower."
A. will get B. get C. got
 
42. "An aeroplane is a machine ............... flies."
A. which B. that C. who D. ----

10 Ocak 2012 Salı

Present Continuous Tense-Ingilizce Şimdiki Zaman



Present Continuous Tense cümle yapısı.

Özne + yardımcı fiil + esas fiil + -ing Takısı - Nesne
Örnek: I am waiting for the train. (Treni bekliyorum.)

Şimdiki Zamanla ilgili 2 durumdan söz edebiliriz:

1. Durum: İngilizcede şimdiki zamanla cümle kurarken esas fiile -ing takısı getirilir. Tüm durumlarda bu geçerlidir.
2. Durum: 3. tekil şahıslar için (he, she, it) "is" yardımcı fiili, I için "am" yardımcı fiili, you-we-they için de "are" yardımcı fiili kullanılır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:
özneyardımcı fiilesas fiil
+Iamspeakingto you.
+Youarereadingthis.
-Sheisnotstayingin London.
-Wearenotplayingfootball.
?IshewatchingTV?
?Aretheywaitingfor John?

Present Continuous Tense-Şimdiki Zaman'ı kullandığımız durumlar ve örnek cümlele:

1. Kullanım. Konuşma anında devam eden eylemlerden bahsederken:
Örnek cümle: He is working at the moment. (Şu anda çalışıyor.)
2. Kullanım. Geçici durumlardan söz ederken. Eylemin Konuşma anında olması gerekmiyor:
Örnek cümle: My daughter is atudying English at ODTU University.(Benim kız kardeşim ODTU üniversitesinde ingilizce öğrenimi görüyor.)
3. Kullanım. Planlanan eylemlerden bahsederken:
Örnek cümle: We are spending next winter in Australia.(Gelecek kışı Austuralyada geciriyoruz.)
4. Kullanım. Always, usually gibi zarfların kullanıldığı eylemleden söz ederken:
Örnek cümle: Sheis always helping people. (O her zaman insanlara yardım ediyor.)
5. Kullanım. Şartların uzun bir zaman periyodunda değiştiği durumlardan bahsederken:
Örnek cümle: The earth is slowly getting warmer. (Dünya yavaşca ısınıyor.)